Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cumartesi Gecesi Evde Oturmak

Resim
Cumartesi  Gecesi Evde Oturmak yalnız olduğunuzun ISO 2001 ile tescillenmiş kanıtıdır. Kriz cuma günü okul veya iş çıkışında başlar. Eve gitmek için ulaşım araçlarına ulaşmaya çalışan genç arkadaşın beynine onca hengamenin aklında şu soru düşer: "Yarın gece napcam lan ben?" Bu soruyu sorması, genç arkadaşın sosyal hayatında ciddi sorunlar olduğunu gösterir. Sevgilisi zaten yoktur. Birkaç tane ordan burdan eskilerden berilerden tanıştığı kız vardır hayatında ve onlar hiçbir zaman hiçbir şekilde bu genç arkdaşımızla buluşmamışlardır. Tarih böyle birşey yazmamıştır yani. Bir umutla aranır kızlar sırayla ama sonuç hep aynıdır. Ya annesiyle alışverişe çıkıyodur ya da evde badana vardır annesini yanlı bırakamazıdr. Red yedikten sonra, sizinle aynı sosyal sınıfta olan kuzenler aranır ve cuma gecesi bu yalnızlığa son vermek için planlar yapmak üzere toplanılır. Ne kadar sosyal paylaşım sitesine üye olunmuşsa hepsi operasyona başlamak üzere açık hale getirilir. Facebookta ne kadar b

Ağlayan Melek

Resim
  Üzmüşsünüzdür dünya güzeli meleğinizi. Bi kusur işlemiş bi halt yemişsinizdir işte. Ya gururunu kırmışsınızdır ulu orta, ya bi hatunu kesmişsinizdir onunla yanyanayken. Eve gelirsiniz. Çok doludur, belli etmemeye çalışır ama fırsat kolluyordur sitemini kusmak için, başlayıverir hiç olmadık bi anda, çarpar suratınıza yediğiniz naneleri, boğazı düğümlenir, gözlerini kaçırır konuşurken, ağlamayacaktır, söz vermiştir kendine. Fakat dayanamaz sizi çok seviyor nasıl ağlamasın.     Dökülüverir ahu gözlerinden inci gibi gözyaşları. İki elinizle yanağından tutarsınız, kafasını çevirir, sırma saçlarına parmaklarınızı dolarsınız dinle bebeğim dersiniz büker boynunu, kafasını sallar yavaşça hayır dercesine, omzuna dokunursunuz, o kadar masumca çeker ki ellerinizi omzundan hala sizi kırmamak derdindedir. Arkasını döner, gitmeye yeltenir, tutarsınız ince belinden, alıverirsiniz karşınıza, yapışıverisiniz dudaklarına,  ıslak yanakları yanağınıza, tuzlu gözyaşları dudağınıza değer, dudakları

AMERIKADA DIL EĞİTİMİ NASIL ALINIR?

Resim
Hemen hemen her gencin hayalidir. Lise 1'de başlar arkadaşlarına anlatmaya lise bitince Amerikaya gitmek istediğini. Ama oturup da google'a how to go to America yazmaz bu üşengeç genç tipler. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, Amerikaya öyle gitmek için gidilmez. Dolayısıyla, herşeyden önce amaç belirlenmelidir. Bizim bu konuda ele alacağımız amaç dil eğitimi almak olucak. Önce basitten başlayalım. Eğer karşınızdakiyle orta derecede yazılı iletişim kuracak kadar ingilizce biliyorsanız, dil okullarının sitelerine girerek onlara Contact Us bölümünden başvurunuzu iletebilirsiniz. Eğer böyle bir olanağınız yoksa bir yurtdışı eğitim danışmanına giderek konu ile ilgili yardım alabilirsiniz. Yapmanız gereken şey; danışmana hangi eyalete gitmek istediğinizi, ne tür bir dil programı (genel, yoğun, business) almak istediğinizi söylemek olacaktır. Seçimler yapıldıktan sonra; danışman sizin adınıza kursla iletişime geçerek başvurunuzu yapacaktır. Örnek dil okulları; Kaplan, ELS, EmbassyCES, ML

"SORUN SENDE DEĞİL BENDE" YALANI

Resim
Bu cümlenin sıradan bir cümle olmadığı; rengi, dili, ırkı ne olursa olsun her milletten insanın çokça duymasından bellidir. Cümleyi kuranlar genellikle kızlardır. Bunların hepsi aynı gizli örgütün üyesidir ve felsefeleri kendilerine göre daha iyisini bulunca bu cümleyi sahte gözyaşlarıyla söylemektir. It's not you, it's me der mesela ayrılmak isteyen yabancı kız. Hikayenin başlangıcı hep aynıdır. Sevgisinden ayrılmıştır. Adı eski sevgili olmuştur artık yani. Bi kaç ay ağlayıp sızladıktan sonra, toparlanma sürecine girmek isterler. Süreç, yeni bi çocuğun kıza ilgisini göstermesiyle başlar. Çocuk, aşk acısından yeni yeni çıkmaya başlayan kıza tabiri caizse ilaç gibi gelir. Çünkü çocuk iyidir, iyi davranıyordur, ilgi gösteriyordur, üstüne titriyordur, sağa bakıyordur o kız, sola bakıyordur o kız, öne-arkaya iki lafından birinde kızın ismini anıyordur. Hediyeler alıyodur, çiçekler gönderiyordur, kapısında yatıyordur. Kızda bu durumdan hoşnut kalıyodur, hoşuna gidiyodur yani ve o

Justin Bieber Üzerine..

Resim
    Bilindiği gibi Justin İstanbula geldi. Ama ne gelişşş! Normal gelmedi. Deprem gibi. Önce uzaktan büyük bir ses sonra yeryüzünü yararak geldi. Yollar kapandı. Trafik felç oldu. Çok sever bizim memleketin ergen kısmı kendisini. Üstünde resimlerinin olduğu T-shirtlerini giyerler, posterlerini asarlar duvarlarına, gümbür gümbür sesle şarkılarını dinlerler çığlık çığlığa. Öyle bir severler ki, "sesi biraz kıs komşular rahatsız olacak" diyen anneye karşı gelirler, dil uzatırlar. Ne için ? Kim için? O hayranının varlığından bile haberi olmayan bir şımarık ünlü ergen için. Bugüne kadar hep kendisini hayranlarını düşünen, onların varlığının farkında olan, onları çok seven biri olarak tanıttı ve bizim ergenlerde bunu böyle biliyor böyle inanıyorlardı. Ama noldu? Justin Bieber bi "Hi" bile demedi. (bknz. Alttaki video). Pasaport kontrolüne girmedi. Kaçtı. Peşinden koşturdu. Ayağına getirtti. Siyah bi araca binip arkasına bile bakmadan. Ergen kızımızın teki de arkasınd