neyaziyoduk ?

     Zeki kadın bulunduğumuz coğrafyada az rastlanan en tehlikeli memeli türüdür. Hele birde fizik olarak düzgün bir yapıya sahiplerse bulunduğu alan içerisinde istediği erkeği kıskacına alıp oyun hamuru haline getirebilecek kapasiteye sahiplerdir. Bu yüzden erkeklerin pek çoğu korkar ancak, bu kadın türü salak rolü yapmaktada oldukça başarılıdır. Avına ürkütmeden ve hissettirmeden sahip olur. Eğer bu kadın sizi azad eder ve sizinle arkadaş kalmak ister ise dünyanın en iyi dostu olabilir hatta hiç eğlenmediğiniz kadar eğlendirebilir. Ancak bu türler genelleme yapmak ne kadar yanlış olsada sevgili olarak tercih edilmez. Aldatma, yalan söyleme ve oyalama gibi numaralar sökmez. Şunu da belirteyim eğer bu bahsettiğim kadın bir erkeğin hayatına girerse kesinlikle iyi veya kötü yönde belirgin etkiler yaratacaktır.    Sakın bende zeki erkeğim hayırdır tribine girmeyin, kadın beyninin biyolojik olarak erkeğinkinden farklı olduğu bir gerçektir. Ayrıca kadınlar üzer...

***İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI*** **1947: ABD'nin biyolojik savaş silahlarına sahip olduğu öğrenildi, Başkan Truman , Cenevre Protokolü'nü Senato görüşmelerinden çekti. **1949: ABD, Sovyetlerin Japonya'ya yönelik biyolojik savaş hazırlığı ithamlarını "propaganda" olarak niteledi. Ordu, ABD şehirlerinde biyolojik silahları gizlice test etmeye başladı. **1952: Teksas'ta çalışmakta olan Alman kimyasal silah araştırmacısı Wlater Schreiber 'in, toplama kampı deneylerinin faillerinden biri olduğu ortaya çıktı ve Arjantin'e kaçtı. **1956: Ordu kılavuzu açıkça biyokimyasal savaş silahlarının yasaklı olmadığını belirtti. Gerald Ford , ABD'ye kimyasal silahlarda askeri "ilk saldırı" yetkisini verecek politika değişikliğini kazandı.

   ...herneyse bir gün arkadaşı evinden motorla aldım tophaneye geçeceğiz. Motorla yokuştan aşağı inerken birden yavru kedi atladı önümüze kediyle o an göz göze geldik sağa kır sola kır ıskaladım kediyi ama arkadaki arkadaşım bir taraftan kediye bir taraftanda bana saydırıyor. Bir kaç dakika sonra Karaköy dört yol ağzına geldim tam karşıya geçiyordumki sol tarafımdan gelen araba az kalsın ikimizi önüne alıp götürecekti .. İleride benzinlikte hem panikten hemde yaşananlardan dolayı durdum. Sizde farkettiniz mi ? O yavru kedi biraz önce hayatımızı kurtardı.

   Kızlık Zarı, kızların bekaretini kontrol için yaratılmamıştır. Bebekken kakalarından, mikropkardan, pisliklerden korunmaları için yaratılmıştır. Tuvalet eğitiminden sonraysa işlevini yitiren ve olmasının hiçbir faydası, anlamı ve gerekliliği olmayan küçücük bir zardır. Ve bu zarın varlığı erkekler tarafından keşfedildikten sonra kızların namusu olarak onların üzerine etiketlenmiştir, onun için gerekirse öldürülmüşlerdir. Bir parça zar için "iyi mal"", "0 kilometre" olarak görülmüşlerdir. Ve cinsel ilişkiden sonra çarşafta kan lekesini gören erkeklerin ilk ben "becerdim" anlamında "gurur"lanmasına ve övünmesine sebep olmuşlardır. Bekaret beyindedir, bacak arasında değil! Namus beyindedir, bacak arasında değil. O....luk beyindedir ve erkeğin de o....su olur. Türkiye'de kız olmak en zor meslektir. Ekşi sözlükte ne demişler ? Meydan laurusse

   ABD ve müttefikleri, çok uzun zamandır biyolojik ve kimyasal silahların üretilmesi suçuna ortak olmalarına rağmen, diğer ülkeleri yine bu silahlara sahip oldukları ve kullandıkları iddiasıyla hedef alıyorlar.    Okuyacağınız bu parçalı kronoloji, biyokimyasal silahların ve dış politikaların eleştirel bir incelemesi ve analizi için başlangıç noktası görevi görmek üzere hazırladım. **1907: Lahey Sözleşmesi ile kimyasal silahlar yasadışı ilan edildi, ABD katılmadı. **1914-18: 1. Dünya Savaşı başladı, Almanlar İkinci Ypres Muharebesi esnasında klor gazını devreye soktu. Hardal gazı ve klor gazı gibi zehirli gazlar, iki taraftan TOPLAM 85 BİN kişinin ölümüne, 1 MİLYON 200 BİN kişinin de yaralanmasına sebep oldu. **1919-21: Rusya iç savaşında Bolşevikler tarafından muhaliflere karşı, İngiliz Hava Kuvvetleri tarafından da Bolşeviklere karşı zehirli gaz kullanıldı. **1928: Milletler Cemiyeti'nin (ilk kez 1925 yılında imzalanan) Cenevre Protokolü ile gaz ve ba...

İşte o çocuklardan “Tanrıya Mektuplar”… Sevgili Tanrım, Tamam incil’de öbür yanağını çevir dedin biliyorum; ama kardeşim gözüme vurunca ne yapacağım? Sevgiler. Teresa -5 yaşında Sevgili Tanrı, Sahiden var mısın? Bazıları buna inanmıyor: Eğer varsan gecikmeden bir şeyler yapmanda fayda var. Harriet Ann -6 yaşında- Sevgili Tanrı, O kadar becerikliysen hadi görelim bakalım oku benim şifremi: VDDL RBT CLJKS NT PSD KLHSM ATFC Eğer anlayabildiysen yarın yağmur yagdır da anlayayım. -Jabe

  Selam arkadaşlar ben GTA Vice City’deki Hollywood dağında oturuyorum. Buralarda bi manyak var her gün olay çıkartıyor dengesis herif. Çalmadığı araba, patlatmadığı ev kalmadı. Arabasını çalamadığı kişilerin evlerini bazukalıyor. Milletin havuzuna girip yüzüyor. Ambulansla can kurtaymaya giderken ölen insanların sayısı yok. O da yetmiyor gidiyor arabayla havuza giriyor. Ne yapmaya çalıştığını çözemedik. Geçen benim havuza araba sokmuş , çıkarana kadar kafayı yedik. Kafasına göre geziyor herif. Polis çağırıyoruz onları da öldürüyor. Helikopter geliyor onu bile patlatıyor şamyeli patlak herif. Geçen komşunun evinin üstüne otobüs indirdi nasıl yaptı anlamadık, arabaları falan uçuyor bazen. Herifi öldürüyorlar ertesi gün yine geliyor.Evden çıkamaz olduk lütfen yardım edin! Ayrıca şu herif bazukaları nerden buluyor anlamış değiliz.  Herif aynı anda 20 silah taşıyor. Geçen benim evi bombaladı. Çoluğum çocuğum perişan yeter artık lütfen yardım edin. Gta Vice City Download

   Hayatın içi yaşadığımızdan çok daha farklı. Onların kaldıkları yerler check-in yapılan yerler değil. Düşünceleri sadece duvarlarda yazmıyor. Belki hepimizden çok şey bildikleri için sokakta hayatın içinden çıkamamışlardır. Sorsan hepsinin doğrusu var. Değiştirmeyecekleri doğruları var. Ne parayla ne güzel bir hayatla. Onlar doğrularına inandıkları için sokakta.    Sohbetleri doyumsuz, anlattıkları romanlara konu olacak cinsten. Bu insanlar hayatın tozunu yutmuş, yutmak zorunda kalmış.    Askerden yeni dönmüştüm taksimde biraz eğlenmiş eve dönüyordum benden bir lira isteyen tinerciyle hayatlarına girmiştim. O gece bende beyoğlu'nun sokaklarında dolaşmıştım. Askerde gördüğüm kısa dönem fakülte mezunlarından daha düzgün Türkçeleri, çocukluk arkadaşım kadar içten, son lokmasını paylaşacak kadar cömert insanlardı aslında. Bir tanesi sürekli bende çalışıcam bırakıcam bu hayatı bıktım para kazanmak istiyorum deyip duruyordu ama herkezin kapısı önyargıları y...

     Hatırlıyorum da eskiden ne karanlıktan korkardım ne de yalnız kalmaktan. Şuan ne değişti ben de bilmiyorum ama gündüzleri bile evde tek olmaktan korkar oldum. Yaşım ilerledikçe şunun farkına vardım: Yalnız kalmaktan değil de, yalnızken düşüncelerimle baş başa kalmaktan korkuyormuşum meğer. Düşünsenize bir odada tek başınasınız ve beyninizde sürekli içinizi acıtan düşünceler var. Ve bunlar gerçek, uydurma da değil. Bundan daha kötü ne olabilir ki? Sadece sizin duyduğunuz sesler var. Ne olduğunu sadece yüzünüze yansıtabiliyorsunuz belki de. Herkes "neyin var?" diyor. Anlatamıyorsun. Bazılarına anlatıyorsun ama anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar. Belki de bunların hiçbirini yapamıyorsunuz. Hatta uyuyamıyorsunuz. Aklınıza gelenler başınıza geliyor. Bazen "Aklıma gelenleri söylemem lazım" şarkısından cesaret alıp her şeyi anlatasım geliyor ama olmuyor. Yapabildiğim tek şey şarkıyı açmak ve sessizce ağlamak. Yani yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal mi...

   Yüreğinde kopan fırtınaların ağırlığını hissedebiliyorum aslında.. Evet en çaresiz sensin hayatta. Mucizeler yaşansa diye hayal kuran, hiç isyan etmeden yıkılmadan duran en çaresiz aynı zamanda en güçlü olan sensin..          Hayallerinin gerçek olup olmayacağını bildiğin halde küçücük umutların ardı sıra koşan ve hep ayakta duran takdir edilecek tek kişisin hayatımda.    Sahte gülüşlerinin altında yatan yürek yangınının kimseye anlatamayacağın kadar derin olduğunu anlayabiliyorum aslında. Keşkelerin en çok sende olduğunu, çaresizlik kavramını taşıyan kelimenin sende hiç tükenmeyecek olduğunu biliyorum.. Umarım çare beklediğin yarınlar sana mutluluğu getirir. Umarım yapmacık gülüşlerin bir gün yüreğindeki yangınların sönerek yansır yaşamına.. Allah Sana En Büyük Mutluluk Olan Evlat Sevgisini Yaşatır İnşallah…

    2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'na Tokyo ev sahipliği yapacak!    Serüvenimiz 2000 Olimpiyatlarına aday olmamızla başladı. Rakiplerimiz ise Sidney, Pekin, Manchester ve Berlindi. 7 oy alarak kaybettiğimiz olimpiyatlar Sidney'e gitmişti. Bu sefer 2004 için olimpiyatlara aday olduk fakat rakiplerimiz çok daha fazla ve bizimde şansımız çok daha azdı. İstanbul bu sefer ilk turda elenen 6 adaydan biriydi. 2004 de Olimpiyatlar komşumuz Yunanistan'ın başkenti Atina'ya gitmişti. Bu sefer 2008 için aday olduk ve finaldeki 5 aday arasına girebildik. İlk turda 17 oy alan İstanbul finalde olimpiyatları Pekin'e kaptırmıştı. Tekrar 2012 Olimpiyatları için şansımızı denedik ve bu seferde İngiltere'ye kaptırmıştık olimpiyatları.    2016 yılını es geçen İstanbul çok daha iddialı olarak 2020 Olimpiyatlarına aday oldu. Madrid ve Tokyo'nun yanında tüm cazibesiyle asya ile avrupa kıtasını birbirine bağlayan bir şehir vardı. Ancak rüya yine gerçek olmadı Olim...

   Artık akıllı telefon diye adlandırılan cihazlar hemen hemen herkesin cebinde. Teknolojiye direnen zaten bir kaç kişi kalmıştık ama zamana ayak uydurmak mecburiyetinde kaldık bizde aldık bir akıllı telefon. Almasına aldık eski telefonumun yirmi bir katı kadar parada verdik ama hem boyut büyüdü hemde neredeyse internet cafedeki bilgisayarlara kafa tutacak kadar donanıma sahip oldu. Bazılarında su geçirmeyeni bile var. Neyse olmasına olduda dolu dolu üç gün geçirdiğim telefonum varken yeni telefonumla yarım yamalak on iki saat geçirebiliyoruz artık. Daha sonra telefonumu şarja takıyorum ve açtığımda o telefon neden kapalı gibi pek çok şiddet içerikli soru alıyorum. Özellikle sevgilisi olan kızlar bu tepkiyi iyi bilir.    Tabi kısalan bu pil ömürleri günlük yaşantıda pek çok sıkıntıya yol açtı ve yine Çinliler ihtiyaca yönelik şarjlı kılıf ıvır zıvır üretti. Kullanıcılarda ekran parlaklığını kıstı, uçak moduna aldı, internetini kapattı, sesini kapattı, dünyayla bağ...

   Her gün milyonlarca insan iyi geceler mesajı bekliyor öyle degil mi? Ya da sabahları güzel, uzun bir günaydın mesajıyla uyanmayı istiyor. Peki gönderen kişinin hiç önemi yok mu? Ne yani hiç alakan olmadıgı biri sana iyi geceler dese mutluluktan ucacak mısın? Hayır. Ayrıca bir günaydın demek var bir de gunaydııııın. Aradakı farkı fark ettiysenız zaten ne demek istediğimi anlarsınız. Ama asıl önemli olan mesajın uzunlugu falan degil de kimden geldiği. Çoğunuzun da böyle düşündügünü biliyorum. Kimi destan yazar on saat sonra cevap verirsiniz, bazen vermezsiniz bile. Ama hoşlandıgınızdan gelen bi naber mesajıysla tüm Türkiyeyi turlayacağınızı tahmin edebiliyorum.    Önceki satırlar sizin hayalinizde olanlardı ama. Ve acı gercek su ki %80iniz istediğiniz kişiden mesaj alamıyor. Mesajı bırak göz göze bile gelemiyor belki. Ya da farklı şehirlerdesiniz, ya da varlığınızdan haberi bile yok. Bazen neden ben değil de o diye düşünmekten uyuyamıyorsunuz bile. Sakın inkar etm...